Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


PAYLAŞIM ALANI
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Tarihçesi...!

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
fanfaN
Misafir




Tarihçesi...! Empty
MesajKonu: Tarihçesi...!   Tarihçesi...! Icon_minitime23.03.07 21:35

Adı: Galatasaray Spor Kulübü

Kuruluşu: 1905 Sonbaharı

Kurucuları: Ali Sami Yen, Asım Tevfik Sonumut, Emin Bülent Serdaroğlu, Celal İbrahim, Bekir Sıtkı Bircan, Reşat Şirvanizade, Refik Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver

Kurulduğu Yer: Galatasaray Lisesi 5. sınıfı

İlk Renkler: Kırmızı-Beyaz ( Sonradan Sarı- Siyah ve Sarı -Kırmızı)

İlk Lokal: Galatasaray`da Bulgar Sütçü`nün Dükkanı

İlk Amblem: Tobler Çikolatasındaki kartal

İlk Başkan: Ali Sami Yen

İlk Maç: Galatasaray- Kadıköy Faure Mektebi (2-0)

İlk Spor Dalı: Futbol

İlk Şampiyonluk: İstanbul Pazar Ligi Şampiyonluğu

Kuruluş Hedefi: " İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak. Türk olmayan takımları yenmek."

KuruluŞumuz...


Galatasaray Spor Kulübü'nün kuruluş hazırlıkları, o zamanlar Galatasaray ı Sultanisi adıyla anılan lisede yapıldı. Sonradan kayıtlara 1 numaralı kurucu olarak geçen Ali Sami Bey'le birlikte, Asım Tevfik, Emin Bülent, Bekir Sıtkı, Reşat Şirvani, Celal İbrahim, Tahsin Nihat, Abidin Daver ve Refik Cevdet kurucular olarak bilinir. 1 Ekim 1905'te Galatasaray Terbiye-i Bedeniyye Kulübü adıyla kurulan birliğin amacını da Ali Sami Yen şöyle anlatır: "Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak. Türk olmayan takımları yenmek.
Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audace(Cesaret) konulması yolunda görüşler ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya varılmıştır.Araştırmacı Cem Atabeyoğlu, Galatasaray adının, bu takımın yaptığı ilk maçta Rum ekibini 2-0 yenerken, seyircilerin onlardan "Galatasaray ı efendileri" diye söz etmelerinden doğduğunu yazar.
Bunun üzerine kurucular da ismi benimserler ve " Adımız Galatasaray ı olsun" derler. Galatasaray Lisesi gibi Türk Milli Eğitiminde çok önemli bir yeri olan kurumun bağrından çıkan Sarı Kırmızılı kulüp, kültürel boyut da dahil olmak üzere, pek çok yönden de öncü olma niteliğini her zaman sürdürecektir. Galatasaray'ın 1 numaralı kurucusu Ali Sami Yen, Ellinci Yıl kitabında kuruluşun öyküsünü şöyle anlatır:"1 Ekim 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat öğretmenimiz merhum Mehmet Ata Bey'in dersi esnasında birkaç arkadaş başbaşa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. İlk girişimler oyuna ve mücadeleye yönelik arkadaşlardan Asım Tevfik Sonumut, Reşat Şirvani, Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver, Kamil ... gibi gençlerdi. Okulda eğitim gören Bulgar ve Sırp öğrencilerden çevik ve kuvvetli olanlar da bize katılmışlardı. Asım'ı muhasebeciliğe, Cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de reis olmuştum.Asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakta mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. Ben Reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım.
Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. Yani o zaman reisliğe ve diğer vazifelere payeyi en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci reisliği formaları yıkadığı için almıştı. Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmekti."

Aslanların Mekanı "ALİ SAMİ YEN"

Nice başarıların yaşandığı, Aslanın destan üzerine destan yazdığı yer... Adı zaferlerle özdeşleşen rakiplere cehennem, Galatasaray’a cennet olan o muhteşem stad. Ali Sami Yen Stadı’ndan bahsediyoruz. Hani şu günlerde boynu bükük biçimde sevgilisinden ayrı bırakılan, terk edilen, yalnızları oynayan, ilgilenilmeyen o muhteşem stad. Gheorghe Hagi, Emre Belözoğlu, Hakan Şükür, Taffarel, Zoran Simoviç, Cevad Prekazi, Tanju Çolak, Bülent Korkmaz, Cüneyt Tanman, Fatih Terim gibi unutulmaz futbolcularımızın top koşturduğu o çimler. İşte Ali Sami Yen Stadı’nın kısa bir tarihçesi....


Galatasaray kuruluş yıllarındaki maçlarını, Kadıköy’de Papazın Çayırı adı verilen alanda yapardı. Taksim Stadı'nın hizmete açılmasıyla birlikte sarı-kırmızılı ekibin maçları Avrupa yakasına taşındı. 5 bin kişilik Taksim Stadı'nın yanı sıra Fenerbahçe Stadı'nda da karşılaşmalar devam ediyordu. 1933 yılında Taksim Stadı'nın istimlak olup Gezi Stadı’na dönüşmesiyle birlikte yeni bir stad arayışına geçen sarı-kırmızılı yöneticiler, o devrin Kulüp Başkanı Ali Haydar Barşal'ın çabalarıyla bugünkü Ali Sami Yen Stadı'nın ilk adımını da atmışlardır. 1936'da yapımına başlanan stat, 1940'ta 30 yıllık bir süre için Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü tarafından Galatasaray Kulübü'ne kiralanmıştır.

Bu stad Muslihittin Peykoğlu, Sedat Kantoğlu ve Tevfik Ali Çınar'ın çalışmaları sonucunda 15 bin seyirci kapasitesi ile 1945'te hizmete girdi ve burada Milli Küme maçları oynanmaya başlamıştı. Stadın ismi olarak da kulübün sembollerinden Ali Sami Yen seçilmişti. Ancak Galatasaray'ın zafereden zafere koşması sonrasında bu stadın kapasitesi de yetersiz kalmıştı. 1950 yılında genişletme çalışmalarına başlanılan stat konusunda Galatasaray Kulübü ile Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü arasında çıkan anlaşmazlıklar yüzünden yenileme işlemi 5 yıl süreyle durmuştu. Ali Sami Yen’in başına gelen talihsizliklerin ilkiydi bu. 53. yıl sonra benzeri bir olay da yaşanacaktı.

1955'te yapımına tekrar başlanan stat, ödenek yetersizliği ve gerekli izinlerin geç verilmesi yüzünden ancak 1964'te tamamlanabilmişti.

Galatasaray, Ali Sami Yen Stadı'nın yapım çalışmaları sırasında maçlarını bugünkü Beşiktaş İnönü Stadı'nda oynamaktaydı. Tıpkı bugün maçlarımızı ****** Olimpiyat Stadı’nda oynamamız gibi...

35 bin kişilik bir kapasiteye ulaşan Ali Sami Yen Stadı'nın açılışında yaşanan üzücü bir olay Türk futbol tarihine geçmişti. Stadın açılışı 20 Aralık 1964'teki Türkiye-Bulgaristan A Milli maçına denk getirilmişti. Kapasitenin üzerinde seyircinin tribünlere alındığı maçta yeni açık tribünde bir tezgahtarın tüp gazı alev almış, çıkan panik kısa sürede bütün stada yayılmış ve üzücü tablolar yaşanmıştı. Çıkan izdiham sonucu bir kişi yaşamını yitirirken, 81 kişi de çeşitli yerlerinden yaralanmıştı. Yaşanan bir trajediydi.

Galatasaray'la birlikte özdeşleşen Ali Sami Yen Stadı bir çok efsane maça tanık oldu. Sarı-Kırmızılı takımın Şampiyon Kulüpler kupası'nda yarı final oynadığı 1988-89 sezonundaki 5-0'lık Neuchatel zaferi bunlar arasında en unutulmayan maçlar arasındadır. PSV, E. Franfurt, R.Wien, Roma, Barcelona, Rosenborg, PSG, Monaco, Deportivo, G.Rangers, Milan, Bologna, Mallorca, Real Madrid gibi devlerin hüsrana uğradığı Ali Sami Yen Stadı, Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı kazanmasında da en büyük faktörlerden biri olmuştur.

Ancak Galatasaray’ın bir Avrupa devi olmaması, kapasitenin çok, ama çok yetersiz kalması, stadın yenilenmesini gündeme getirdi. Adeta yılan hikayesine dönen girişimlerin sonucunda 2002-2003 sezonu sonunda stadın kapısına inşaatın başlaması amacıyla kilit vuruldu. Gaılatasaray futbol takımı “gurbet ellere”, İkitelli’deki ****** Olimpiyat Stadı’na taşındı.Bu sezon itibariyle Galatasaray tekrar mabedi Ali Sami Yen e geri dönmüş ve içinde bulunduğumuz şu günlerde yeni stadı için ciddi adımlar atmaktadır...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
fanfaN
Misafir




Tarihçesi...! Empty
MesajKonu: Geri: Tarihçesi...!   Tarihçesi...! Icon_minitime23.03.07 21:35

Teknik Direktörlerimiz...

SEZON ANTRENÖR
1905-1908 Ali Sami Yen
1908-1911 Horace Armitage
1924-1928 Billy Hunter
1930-1931 Lambor
1931-1932 Fred Pegnom
1933-1936 Sidney Pedeafoot
1937-1938 Hans Bear
1938-1939 Peter Szabo, Peter Tandler
1939-1940 Hayman, Ceslav Zaharzcuk
1941-1945 John Beggett
1945-1946 Miço Dimitriyadis
1947-1948 J.Szweng
1948-1949 Pat Molloy
1950-1952 Donald Lockhead
1952-1953 Gündüz Kılıç
1953-1954 Lazslo Szekelly
1954-1957 Gündüz Kulıç
1957-1958 George Dick
1959-1961 Remondoni
1961-1963 Gündüz Kılıç-Coşkun Özarı
1964-1967 Gündüz Kılıç
1968-1969 Toma Kaleperoviç
1969-1970 Toma Kaleperoviç-Metin Oktay
1970-1971 Coşkun Özarı-Brian Birch
1971-1973 Brian Birch-Gazanfer Olcayto
1973-1974 Brian Birch-Tamer Kaptan
1974-1975 Yılmaz Gökdel-Ahmet Karlıklı-Don Hawe
1976-1977 Malcolm Allison-Arthur Cox-Fethi Demircan
1977-1978 Fethi Demircan-Doğan Koloğlu
1978-1979 Coşkun Özarı
1979-1980 Turgay Şeren
1980-1982 Brian Birch
1982-1983 Özkan Sümer
1983-1984 Tomislav İviç
1984-1988 Jupp Derwall
1988-1990 Mustafa Denizli
1990-1991 Siggi Held
1991-1992 Mustafa Denizli
1993-1994 Rainer Hollmann-Karl Heinz Feldkamp
1994-1995 Reinhard Saftig-Müfit Erkasap
1995-1996 Greame Souness
1996-2000 Fatih Terim
2000-2002 Mircea Lucescu
2002-2003 Fatih Terim
2003-2004 Fatih Terim-Gheorghe Hagi
2004-... Gheorghe Hagi

Düşleri gerçeğe çeviren 100 yıllık efsane: 1905 - 2005...

Düşleri gerçeğe çeviren 100 yıllık efsane: galatASaRay!

Dile kolay... Tam bir asır! Türk sporunda düşü gerçeğe çeviren, inanılmazları başarmayı kendine bir alışkanlık haline getiren, rakiplerinin bir ASIR ilerisindeki gerçek efsane: galatASIRay! Türkiye’nin en büyük taraftar kitlesine sahip spor kulübü olan galatASIRay bugünlerde mutlu günler yaşıyor. 100. yılımızı kutluyoruz coşkuyla... Geçmişteki başarılarımızla yetinmeden, gelecekte çok daha büyük başarılara ulaşacağımızın bilinciyle kutluyoruz 100. yılımızı!

Öyle bir asır ki... 1905 yılında Galatasaray Lisesi’nin beşinci sınıfında edebiyat dersi sırasında birkaç arkadaşı ile birlikte önemli kararlar alan Ali Sami Yen, acaba bir dünya devinini yarattığının farkında mıydı. Her türlü olanaksızlığa karşı, büyük fedakarlıklarla galatASIRay’ı yaratan Ali Sami Yen ve arkadaşları o gün tarihe geçecek önemli bir adım atmışlardı. Aradan geçen yıllarda o fidan büyüdü ve bugün asırlık bir çınar oldu. Bugün Türk sporunun en büyüğü o!

Bu fidanı kimler mi büyüttü. Saymakla bitmez. Ali Sami Yen, Asım Tevfik Sonumut, Ulvi Ziya Yenal, Selahattin Beyazıt, Alp Yalman, Faruk Süren... Onlar kulübü yöneterek bugünlere getirdiler. Gündüz Kılıç, Brian Birch, Jupp Derwall, Mustafa Denizli, Mircea Lucescu ve İmparator Fatih Terim... Onlar dünya çapında teknik direktördüler. Ya futbolcularımız... Metin Oktay’dan Hakan Şükür’e, Kadri Aytaç’tan Tanju Çolak’a, Turgay Şeren’den Taffarel’e, Suat Mamat’tan Tugay Kerimoğlu’na, Gökmen Özdenak’tan Cüneyt Tanman’a, Simoviç’ten Hagi’ye... Ve muhteşem taraftarımız... Onlar zaferlerle dolu bir asırın yapı taşlarıydı. Onlar dünya kulübü galatASIRay’ı bugüne getirenler...

Peki ya rakiplerimiz? Rakiplerimiz bırakın yanımıza yaklaşmayı, rüyalarında bile göremediler bu başarıları. Birileri Avrupa kupalarında tel tel dökülüp, sıfır üstüne sıfır çekip, filelerini yedikleri gollerle doldururken, galatASIRay müzesini Süper Kupa’yla, UEFA Kupası’yla ve nice kupayla dolduruyordu. Birileri Avrupa’da başarısızlık üstüne başarısızlık yaşayıp alay konusu olurken, galatASIRay hepimizin gururu oluyor, dosta düşmana Türklerin gerçek gücünün ne olduğunu gösteriyor, “AB standartları”na uyan ilk kulüp oluyordu. Ama bunlar geçmişte kalmış “hoş bir seda değil”. 100. yılında şampiyonluğunu kesinlikle ilan edecek olan galatASIRay, önümüzdeki yıllarda da Avrupa kupalarında başarıdan başarıya koşacak. Çünkü biz bir Avrupa kulübüyüz, çünkü biz dünya kulübüyüz.

Bir asırda kupalarla doldurduk müzemizi. Neler mi? Bir hatırlayalım bakalım. Böyleece herkes görsün büyüklüğümüzü. Görsün herkes gerçek efsanenin kim olduğunu. İşte müzemizdeki kupalar, işte başarılarımız:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
fanfaN
Misafir




Tarihçesi...! Empty
MesajKonu: Geri: Tarihçesi...!   Tarihçesi...! Icon_minitime23.03.07 21:36

Avrupa Süper Kupa Şampiyonlukları (1)2000



UEFA Kupası Şampiyonlukları (1) 1999-2000

Türkiye Ligi Şampiyonlukları (15)
1961-1962, 1962-1963, 1968-1969, 1970-1971, 1971-1972, 1972-1973, 1986-1987, 1987-1988, 1992-1993, 1993-1994, 1996-1997, 1997-1998, 1998-1999, 1999-2000, 2001-2002

Türkiye Kupası Şampiyonlukları (13)
1962-63, 1963-64, 1964-65, 1965-66, 1972-73, 1975-76, 1981-82, 1984-85, 1990-91, 1992-93, 1995-96, 1998-99, 1999-2000

Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonlukları (10)
1966, 1969, 1972, 1982, 1987, 1988, 1991, 1993, 1996, 1997

Başbakanlık Kupası Şampiyonlukları (5)
1975, 1979, 1986, 1990, 1995

TSYD Kupası Şampiyonlukları (12)
1963, 1966, 1967, 1970, 1977, 1981, 1987, 1991, 1992, 1997, 1998, 1999

Süper Kupa kazanan İLK ve TEK Türk takımı
UEFA kupasını hiç yenilgi almadan müzesine götüren İLK ve TEK Türk takımı
Avrupa Şampiyonu olan İLK ve TEK Türk takımı
Avrupa maçlarında galibiyeti, mağlubiyetinden çok TEK Türk Takımı
FIFA sıralamasında 1. sıraya yükselen İLK Türk takımı
Üçüncü yıldızı alan İLK takım
Türkiye Süper Ligi'nin İLK Şampiyonu
Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final'e çıkan İLK ve TEK Türk takımı
Şampiyonlar Ligi'ne katılan İLK Türk takımı
Türkiye 1. Ligi'ni namağlup bitiren İLK takım (1985-86)
Yurtdışında İLK galibiyet alan Türk futbol Takımı (1911)
Yurtdışında Türkiye'yi temsil eden İLK futbol takımı (1911)
Uluslararası maçlarda kendi sahasında art arda EN çok galibiyet alan TEK Türk takımı (20 kez)
Devlet üstün madalyası alan İLK takım
Bir sezonda 2 İtalyan takımını eleyen İLK Türk takımı (Milan-Bologna)
Bir sezonda 2 İngiliz takımını eleyen İLK Türk takımı (Leeds-Arsenal)

Tarihçesi...! Gstarihi8ve

Galatasaraylıyım diyen ve türk spor tarihini bilmek isteyen herkes okumalıdır...

Galatasaray Spor Kulübü'nün kuruluş hazırlıkları, o zamanlar Galata Sarayı Sultanisi adıyla anılan lisede yapıldı. Sonradan kayıtlara 1 numaralı kurucu olarak geçen Ali Sami Bey'le birlikte, Asım Tevfik, Emin Bülent, Bekir Sıtkı, Reşat Şirvani, Celal İbrahim, Tahsin Nihat, Abidin Daver ve Refik Cevdet kurucular olarak bilinir.

1 Ekim 1905'te Galatasaray Terbiye-i Bedeniyye Kulübü adıyla kurulan birliğin amacını da Ali Sami Yen şöyle anlatır:
"Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak. Türk olmayan takımları yenmek."

Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audace(Cesaret) konulması yolunda görüşler ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya varılmıştır.

Araştırmacı Cem Atabeyoğlu, Galatasaray adının, bu takımın yaptığı ilk maçta Rum ekibini 2-0 yenerken, seyircilerin onlardan "Galata Sarayı efendileri" diye söz etmelerinden doğduğunu yazar. Bunun üzerine kurucular da ismi benimserler ve "adımız Galata Sarayı olsun" derler.

Galatasaray Lisesi gibi Türk Milli Eğitiminde çok önemli bir yeri olan kurumun bağrından çıkan Sarı Kırmızılı kulüp, kültürel boyut da dahil olmak üzere, pek çok yönden de öncü olma niteliğini her zaman sürdürecektir.

Galatasaray'ın 1 numaralı kurucusu Ali Sami Yen, Ellinci Yıl kitabında kuruluşun öyküsünü şöyle anlatır:

"1 Ekim 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat öğretmenimiz merhum Mehmet Ata Bey'in dersi esnasında birkaç arkadaş başbaşa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik.

İlk girişimler oyuna ve mücadeleye yönelik arkadaşlardan Asım Tevfik Sonumut, Reşat Şirvani, Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver, Kamil ... gibi gençlerdi. Okulda eğitim gören Bulgar ve Sırp öğrencilerden çevik ve kuvvetli olanlar da bize katılmışlardı. Asım'ı muhasebeciliğe, Cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de reis olmuştum.

Asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakta mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. Ben Reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi.

Yani o zaman reisliğe ve diğer vazifelere payeyi en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci reisliği formaları yıkadığı için almıştı. Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmekti."

Galatasaray'ın Türk sporunda öncü bir kurum olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ülkemizdeki ilk spor faaliyetleri Galatasaray Lisesi'nde başlamıştır.

Liseye sporu sokan da Monsieur Curel'dir. Bir jimnastik hocası olan Curel, kendi uzmanlığını zorunlu ders olarak liseye getirdi.Daha sonra Beden Egitimi adını alacak dersin temeli de onun tarafından atılmış oldu.

Önceleri öğrenciler ne olduğunu anlıyamadıkları bu derslere girmemek için ellerinden geleni yaptılar. Curel ise bu işi sevimli hale getirmek için 1870 yılında bir idman bayramı düzenledi. Kağıthane'de düzenlenen çeşitli yarışmalarda derece alan öğrencilere armağan dağıtarak keyifli bir hale getirdi.

Ayrıca, yarışmalar sonrasında öğrencilere kuzulu pilav yemeği verildi. Bu da ilerki yıllarda bir gelenek haline getirildi.

1870 yılındaki bu ilk atletizm yarışmaları ülkemizdeki ilk spor hareketi olarak kayıtlara geçiyordu.

Bundan sonra Curel'in ayrılmasından sonra Moiroux adlı bir Fransız, yeni jimnastik hocası oldu. Bu arada, Curel'in ektiği tohumların meyveleri de ortaya çıktı. Onun yetiştirdiği öğrencilerin başarısı, daha çok sayıda gencin bu konuya ilgi duymasını sağladı.

Moiroux Jimnastiğin yanı sıra deniz sporlarına' da önem verdi. Çok iyi bir yüzücü olan Fransız Hoca, yüzme ve kürek sporlarının ülkemize gelmesine katkıda bulundu. Yetiştirdiği çok sayıda öğrenci, ülkemizde bu sporların öncüleri oldular. Moiroux daha sonra yüzbaşı olarak rütbe aldı ve Tophane Askeri Sanayi Mektebi Hocalığına getirildi.

Onun ardından Martinetti adlı bir İtalyan göreve getirildi. O da aletli jimnastiğe önem verdi ve bu dalın gelişmesini sağladı. 1878' de ayrılan Martinetti'nin ardından Stangali bu göreve atandı. Stangali, okuldaki etkinliklerin dışında
özel bir jimnastik salonu açtı ve kısa zamanda pek çok genç sporcu'yu buraya çekti.

Onun öğrencileri arasında bir genç özellikle göze çarpıyordu. Sonradan Üstünidman soyadını alacak olan Faik adlı bu genç, kısa zamanda gösterdiği olağan üstü gelişmeyle 1879 yılında Galatasaray Lisesi'ne hoca olarak atanacaktı. Tam 42 yıl süreyle Türk Sporuna hizmet veren Faik Üstünidman sayısız sporcu ve beden eğitimi öğretmeni yetiştirdi. Üstünidman, bu etkinliğiyle Türk Sporunun kurucuları arasına adını altın harflerle
yazdırdı.

Yıllar ilerledikçe Galatasaray Lisesi'nde sporun önemi arttı. Buna paralel olarak okulda ikinci bir jimnastik Hocasına gerek duyuldu. Bu göreve ilk atanan kişi de, Almanya' da uzman düzeyine yükselen Binbaşı Mazhar Kazancı idi. Onun ardından Abdurrahman ve Ahmet Robenson kardeşler bu göreve getirildiler. Aynı zamanda futbolda oynayan bu iki kardeş, Galatasaray'ın spor tarihine adlarını yazdırdılar.

Bu hocalar, jimnastiğin yanı sıra izcilik, tenis, hokey gibi sporların da tanıtılıp geliştirilmesinde etkili oldular.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
fanfaN
Misafir




Tarihçesi...! Empty
MesajKonu: Geri: Tarihçesi...!   Tarihçesi...! Icon_minitime23.03.07 21:36

GERÇEK SPOR YUVASI

Daha sonraları Faik Üstünidman'ın öğrencilerinden Selim Sırrı Tarcan da çeşitli spor dalları ile beden eğitiminin gelişmesinde önemli katkılarda bulundu. Galatasaray gerçek anlamda bir spor kulübü olma özelliğini öteki kulüplerimizden daha fazla taşır.

Bugün sarı kırmızılı kulüp öteki bütün kulüplerden çok daha fazla dalda faaliyet göstermekte ve Türk sporuna hizmet etmektedir. Galatasaray'ın spordaki öncülüğünün ve üstünlüğünün temel nedeni de, Lise'dir. Galatasaray Lisesi'nde 1868 yılında jimnastik ile başlayan sportif çalışmalar her yıl çeşitlenerek sürmüştür.

Branşlar :

Futbol
Basketbol
Voleybol
Atletizm
Yüzme
Sutopu
Kürek
Yelken
Binicilik
Hentbol
Güreş
Bisiklet
Boks
Jimnastik
Patenli hokey
Çim hokeyi
Masa tenisi
Eskrim
Havacılık
Kayak/Dağcılık
Judo
Su balesi
Briç

www.alisamiyen.net - alıntıdır

Manifestomuz

ultrAslan Taraftar Grubu, felsefesinde ve çalışmalarında kendisine rehberlik eden aşağıdaki taleplerin her zaman takipçisi olacağını kamuoyuna duyurur.

- Tüm lig maçları, tüm sezon boyunca aynı gün ve aynı zamanda oynanmalıdır.

- Tüketimin yaygınlaştırılması amacıyla yayıncı TV kuruluşlarının öngördüğü sistem değiştirilmeli ve eski günlerde olduğu gibi futbolun zevki ve heyecanı, sıradanlaştırılmadan en üst düzeyde keyifle yaşanmalıdır.

- Türkiye Kupası kuralarına ilk kademeden itibaren tüm takımlar katılmalıdır. Böylece, büyük takımlarla küçük takımlar eşleşebilecek ve futbol sevgisi, zevki ve heyecanı Türkiye'nin her yerine taşınabilecektir.

- Futbol takımı formalarının birer araba markası gibi reklamlaştırılması engellenmelidir. Her takımın kendi klasik forması korunmalı, her sezon abartılı "tasarım" gariplikleriyle semboller zedelenmemelidir.

- Takım formalarında, futbolcu isimlerinin yazılması uygulamasına son verilmelidir.

- Futbolu guzelleştiren en önemli unsur, bir takım oyunu olmasındadır. Taraftar açısından önemli olan, takımının formasının sahaya çıkmasıdır. İsimsiz forma, günümüz futbol endüstrisinin dayattığı ve pohpohladığı yıldız futbolcuların takımlarının önüne geçmelerine karşı duruşun sembolik anlatımıdır.

- Aynı şehrin takımları arasındaki maçlarda, evsahibi takımlar, misafir takım seyircilerine tribünlerinin yarısını, hiç olmazsa tek bir kale arkası tribününü tahsis etmelidir. Stadyumlarda ve İstanbul derbilerinde, yıllarca varolan ve oynanan futbolun heyecanını, zevkini artıran bu uygulamaya geri dönülmelidir.

- Bilet fiyatları, Türkiye koşulları gözönüne alınarak saptanmalı, Açık tribün biletleri her zaman ucuz tutulmalıdır. Futbolun sadece varlıklı insanların seyredebileceği bir etkinliğe doğru sürükleyen pahalı bilet uygulamalarına son verilmeli ve bu sporun halkın tek eğlencesi oldugu unutulmamalıdır.

- Stad giriş kapıları artırılmalıdır. Taraftarlara bir koyun sürüsü muamelesi yapılırcasına çok az sayıda kapıdan giriş ve çıkış yapılması engellenmeli, stad mimarileri buna uygun olarak hemen değiştirilmelidir.

- Stad içinde güvenlik görevlisi olmamalıdır. Güvenlik güçleri, görevlerini yaparken, taraftarların coşkusunu ve desteğini engellememelidir.

- Karaborsaya geçit verilmemelidir. Taraftarların futbol sevgisini ticari amaçları için kullanan Karaborsacılara karşı önlemler alınmalıdır.

- Kombine Bilet Uygulamasi'nda taraftarların talepleri mutlaka gözönüne alınmalıdır. Farklı taraftar özellikleri dikkate alınmalı, Taraftar Grupları'yla işbirliği yapılarak, farklı özelliklerin birarada aynı tribünde yeralması engellenmelidir. Kombine Bilet ücretleri fahiş fiyatlarda tutulmamalı, mutlaka taksitlendirilmelidir.

- Kulüplerin bünyesinde "Taraftarlarla ilişkilerden/koordinasyondan sorumlu" bir yöneticinin idaresinde bir bölüm oluşturulmalıdır. Özellikle Tribün organizasyonlarının düzenlenmesi konusunda, stadyum içi de dahil olmak üzere Taraftar Grupları ve Kulüp arasında resmi ve düzenli bir ilişki ağı oluşturulmalıdır
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
iskender

iskender


Mesaj Sayısı : 139
Kayıt tarihi : 15/03/07

Tarihçesi...! Empty
MesajKonu: Geri: Tarihçesi...!   Tarihçesi...! Icon_minitime23.03.07 23:08

kardeşim saolasın..tarafsızlık budur işte..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
fanfaN
Misafir




Tarihçesi...! Empty
MesajKonu: Geri: Tarihçesi...!   Tarihçesi...! Icon_minitime24.03.07 10:18

ben başikteşlıyım kardeş ama iş ciddiye binice başkabir halde alabilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AHMET




Mesaj Sayısı : 537
Yaş : 38
Kayıt tarihi : 15/03/07

Tarihçesi...! Empty
MesajKonu: Geri: Tarihçesi...!   Tarihçesi...! Icon_minitime17.04.07 15:55

#content a{color: #0000FF;}
.news_title{font-size: 13pt; padding: 10 10 0 10; font-weight: bold;}
.news_title font{font-size: 13pt; font-weight: bold;}

Servet Çetin Aslan oldu
17 Nisan 2007 Salı 16:55

Galatasaray, Sivasspor'un başarılı defans oyuncusu Servet Çetin ile 3 yıllık sözleşme imzaladı.

Galatasaray Spor ve Futbol İşletmeciliği Ticaret AŞ Genel Müdürü Adnan Sezgin, Sivasspor'da forma giyen Servet Çetin ile 3 yıllık sözleşme imzaladıklarını söyledi.

Sezgin, milli oyuncunun sözleşmeyi Sivas'ta imzaladığını ve faks yoluyla kendilerine gönderdiğini ifade etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tarihçesi...!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: SPOR-
Buraya geçin: